bir şey hissettim, çokça vazgeçmişken...
birkaç saat önce dedim ki: "bugün hiç aklıma gelmedi." üstelik hiçbir gün bunun hesabını tutmadım ben. durup dururken. sıkıldı içim, daraldı ruhum, sıyrılıp çıkmak istedi kendine dar gelen hislerden. hislerin fermuarı patladı. midem bulanmaya başladı, bir yangın eşlik etti ona. telefonumla oynamaya başladım. "bir yıl önce" dedi fotoğraf arşivi, "sürpriiiiz". tarih on iki ocak iki bin on beş, yan yana iki tane ben, biri gülümsüyor, öteki numaradan surat asıp dudak bükmüş. az makyajlı, çok mutlu. sonra demiş ki: ya hiç gelme ya da bir daha hiç gitme. aferin google'a, ne güzel anı tazeleme uygulaması yapmış. balkonun kapısını açtım, hala devam eden yağmura baktım, nefes aldım, dumanımı savurdum, külleri dökemeden girdim içeri.
masama geçtim.
beynim, duruma en uygun sözcükleri çağırmakta ustadır. eline su dökemem. seçti şiirden olma bir şarkı, korkulu düşlerimin kıyısında, bastı play tuşuna.
al mavilerini git ben bu denizi batıracağım hemen.
ilk kriz böyle geçti.
_____
ve SON*
ra
ben içimi bir aşkla yıkadım.
___
*aylar sonra gelen